Şemalar, yaşamın erken dönemlerinde öğrendiğimiz, kendimiz, dünya ve diğer insanlar hakkındaki derin inançlarımızdır. Benliğimizin çekirdeğinde yer alırlar ve deneyimlerimizi anlamlandırmada önemli bir rol oynarlar. Şemalarımız aracılığıyla iyi, kötü, doğru ve yanlışın ne olduğunu tanımlarız. Ancak, çocukluk veya ergenlik döneminde temel psikolojik ihtiyaçlarımız yeterince karşılanmadığında, işlevsiz ve uyum bozucu şemalar geliştirebiliriz.

Erken dönemde sevgi, aidiyet, saygı, güven, haz, sınırlar ve özgürlük gibi psikolojik ihtiyaçların yeterince ve sürdürülebilir bir şekilde karşılanmaması, yetişkinlikte uyum bozucu şemaların oluşmasına neden olabilir. Örneğin:

Boyun Eğicilik ve Bağımlılık Şemaları: Saygı ihtiyacının karşılanmamasından kaynaklanabilir. Söz konusu şemalara sahip bireyler, başkalarının isteklerine istemedikleri halde boyun eğebilir ve kendi sınırlarını ihlal edebilirler.

Fedakârlık ve Terk Edilme Şemaları: Güven ihtiyacının eksikliğinden doğabilir. Bu durumda bireyler, terk edilmekten kaçınmak için aşırı fedakârlık yapabilir ve sağlıksız ilişkileri sürdürebilirler.

Kusurluluk Şeması: Sevgi ihtiyacının yeterince karşılanmaması sonucu gelişebilir. Kişi, kendisini değersiz veya sevilmeye layık olmayan biri olarak görebilir ve bu inancı pekiştiren ilişkiler içinde bulunabilir.

Uyum bozucu şemalar, kişinin yaşamında tekrarlayan olumsuz döngülere yol açar. Örneğin, yanlış eş veya partner seçimlerinin sürekli tekrarlanması, kopamamak veya ayrılamamak, terk edilme ya da kusurluluk şemasının kendini doğrulayan kehanetleri olabilir. Dolayısıyla, kişinin “kendiliğini” hiç yaşamamasına ve ciddi bedeller ödemesine neden olabilir.

Çocuklukta yaşanan terk edilme veya ihmalin neden olduğu şemalar, gelecekte benzer özelliklere sahip kişilerin seçilmesine yol açabilir ve söz konusu olguya “şema kimyası” denir. Şema kimyası, tabiri caizse “tencere kapak” misali eşleşmelere neden olur; uyumsuz zıtlar birbirini çeker. Ancak, bugün çekici gelen bu kişiler, geçmişten aşina olduğumuz uyum bozucu ve işlevsiz şemaların bir illüzyonu olabilir.

Uyum bozucu şemalar, tıpkı kendini doğrulayan bir kehanet gibi geçmişte yaşananların etkisiyle yaptığımız seçimlerde kendini tekrar ederler.

Kendini fark etmek önemli bir psikolojik yetkinliktir. Kendimizle, diğerleriyle ve yaşamla ilişkilerimizi yeniden anlamlandırmak ve tanımlamak mümkündür. Şemaları ve başa çıkma yöntemlerini öğrenerek değişebiliriz.

Kendimizi veya başkalarını suçlamak yerine, mutlu çocuk ve sağlıklı yetişkin modlarımızı etkin hale getirebiliriz. Böylece işlevsiz inançların ve davranışların yerine daha sağlıklı ve uyumlu olanlarını devreye alabiliriz.

 

Yazar: Klinik Psikolog Emrah Yolaç